Spring Cloud Api Gateway ile neleri ve nasıl yapabilirim?



Spring Cloud Gateway, Spring ekosistemi içinde mikro hizmet mimarileri için bir API Gateway çözümüdür. Mikro hizmetlerin yönetimini kolaylaştırmak, trafik yönlendirme, filtreleme, hizmet keşfi gibi işlemleri merkezi bir noktadan kontrol etmek amacıyla tasarlanmıştır. Bu, genellikle mikro hizmet mimarisinde karşılaşılan sorunlardan bazılarını çözerek, uygulamalar arası iletişimi daha yönetilebilir ve güvenli hale getirir. Spring Cloud Gateway ile yapabileceğiniz başlıca işlemler şunlardır:


Trafik Yönlendirme

Yönlendirme Kuralları: Gelen istekleri belirli parametrelere göre (örneğin, URL yolu, HTTP metodları) mikro hizmetlere yönlendirme kuralları tanımlayabilirsiniz.

Yük Dengesi: Çeşitli yük dengesi stratejileri kullanarak gelen istekleri birden fazla hizmet örneği arasında dengeli bir şekilde dağıtabilirsiniz.

Filtreleme

Ön Filtreler: İstekleri hedef servise yönlendirmeden önce çeşitli işlemler (örneğin, istek loglama, kimlik doğrulama) gerçekleştirebilirsiniz.

Sonra Filtreler: Mikro hizmetten gelen yanıtı müşteriye göndermeden önce işlemler yapabilirsiniz (örneğin, yanıtı değiştirme, yanıt loglama).

Güvenlik

Kimlik Doğrulama ve Yetkilendirme: Gelen isteklerdeki kullanıcıların kimliklerini doğrulayabilir ve yetkilendirebilirsiniz.

Çapraz Kaynak İstekleri (CORS): Farklı kaynaklardan gelen isteklere izin vermek veya kısıtlamak için CORS politikalarını yönetebilirsiniz.

Hizmet Keşfi

Eureka, Consul gibi hizmet keşfi araçları ile entegrasyon sağlayarak, mikro hizmetlerin dinamik olarak keşfedilmesini ve yönetilmesini sağlar.

Performans

Önbellekleme: Sıkça yapılan isteklerin yanıtlarını önbelleğe alarak performansı artırabilirsiniz.

Sıkıştırma: Ağ üzerinden gönderilen verinin boyutunu azaltmak için yanıtları sıkıştırabilirsiniz.

Yapılandırma ve Yönetim

Uygulama yapılandırmalarını merkezi bir konumdan yönetebilir ve değişiklikleri kolaylıkla uygulayabilirsiniz.

Spring Cloud Gateway'in programatik ve deklaratif (yapılandırma dosyaları aracılığıyla) iki ana yönlendirme ve filtreleme yapılandırması sağladığını unutmayın. Bu, geliştiricilere esneklik sağlar ve çeşitli kullanım senaryolarını destekler.


Nasıl Yapılır

Spring Cloud Gateway ile çalışmak için genellikle şu adımlar izlenir:


Bağımlılık Ekleme: spring-cloud-starter-gateway bağımlılığını Maven veya Gradle yapılandırma dosyanıza ekleyin.

Yönlendirme Kuralları Tanımlama: application.yml veya application.properties dosyasında yönlendirme kurallarınızı tanımlayın.

Filtreler Kullanma: İstekleri işlemeden önce veya sonra uygulanacak özel filtreler oluşturun.

Güvenlik Kuralları Ekleme: Spring Security ile entegrasyon sağlayarak kimlik doğrulama ve yetkilendirme mekanizmaları ekleyin.

**Hizmet Keşfi Entegrasyonu**: Eğer mikro hizmetleriniz bir hizmet keşif mekanizması kullanıyorsa (örneğin, Eureka), Spring Cloud Gateway'i bu hizmet keşif aracıyla entegre edin, böylece mikro hizmetlerinizin konumlarını dinamik olarak bulup yönlendirme yapabilir.


Bu adımları takip ederek, Spring Cloud Gateway üzerinde bir API Gateway kurulumunu başlatabilir ve mikro hizmetlerinizin yönetimini, güvenliğini ve izlenebilirliğini artırabilirsiniz. Şimdi, daha detaylı birkaç örneğe bakalım:


1. Bağımlılık Ekleme

Maven projesi için pom.xml dosyanıza aşağıdaki bağımlılığı ekleyin:


xml

Copy code

<dependency>

    <groupId>org.springframework.cloud</groupId>

    <artifactId>spring-cloud-starter-gateway</artifactId>

    <version>VersiyonNumarası</version>

</dependency>

Gradle için build.gradle dosyanıza aşağıdaki satırı ekleyin:


groovy

Copy code

implementation 'org.springframework.cloud:spring-cloud-starter-gateway:VersiyonNumarası'

2. Yönlendirme Kuralları Tanımlama

application.yml dosyanızda basit bir yönlendirme kuralı tanımlayabilirsiniz:


yaml

Copy code

spring:

  cloud:

    gateway:

      routes:

        - id: myservice_route

          uri: http://localhost:8081

          predicates:

            - Path=/myservice/**

          filters:

            - AddRequestHeader=X-Request-MyService, Awesome

Bu yapılandırma, gelen isteklerin /myservice/** yolu ile eşleşenlerini http://localhost:8081 adresine yönlendirir ve isteğe özel bir başlık ekler.


3. Filtreler Kullanma

Özel bir filtre oluşturarak, istekler üzerinde daha karmaşık işlemler gerçekleştirebilirsiniz. Örneğin, bir isteğin işlenme süresini ölçen bir filtre:


java

Copy code

@Bean

public GlobalFilter customFilter() {

    return (exchange, chain) -> {

        long startTime = System.currentTimeMillis();

        return chain.filter(exchange).then(

                Mono.fromRunnable(() -> {

                    long endTime = System.currentTimeMillis();

                    System.out.println("İşlem süresi: " + (endTime - startTime) + "ms");

                })

        );

    };

}

4. Güvenlik Kuralları Ekleme

Spring Security ile entegre olarak, API'nize kimlik doğrulama ve yetkilendirme ekleyebilirsiniz. Örneğin, basit bir HTTP Basic kimlik doğrulaması:


java

Copy code

@EnableWebSecurity

public class WebSecurityConfig extends WebSecurityConfigurerAdapter {

    @Override

    protected void configure(HttpSecurity http) throws Exception {

        http

            .authorizeRequests()

            .anyRequest().authenticated()

            .and()

            .httpBasic();

    }

}

5. Hizmet Keşfi Entegrasyonu

Eureka ile entegrasyon için, spring-cloud-starter-netflix-eureka-client bağımlılığınız olmalı ve application.yml dosyanızda Eureka sunucusunun konfigürasyonunu tanımlamalısınız. Bu, Gateway'in Eureka'dan mikro hizmetlerin konum bilgisini otomatik olarak almasını sağlar.


Bu adımlar ve örnekler, Spring Cloud Gateway ile neler yapabileceğinize dair bir başlangıç noktası sunar. Her projenin ihtiyaçları farklı olduğu için, Gateway'in sağladığı özellikleri ve esnekliği projenizin gereksinimlerine göre şekillendirebilirsiniz.


Spring Cloud Gateway ile ilgili özellik ve yeteneklerin detaylı incelemesinin ardından, daha ileri düzey konseptlere ve uygulamalara da değinelim. Bu kapsamda, izlenebilirlik, resilence (dayanıklılık) patterns (desenleri), ve dinamik yönlendirme gibi özellikler üzerinde duracağız.


Izlenebilirlik ve Loglama

Spring Cloud Gateway ile izlenebilirliği artırmanın yollarından biri Spring Cloud Sleuth ve Zipkin gibi araçlarla entegrasyondur. Bu entegrasyon, her bir istek için benzersiz bir izleme ID'si oluşturur ve bu ID'yi mikro hizmetler arasında taşır. Böylece, bir kullanıcı isteğinin sistem içindeki yolculuğunu baştan sona izleyebilirsiniz.


Örnek Konfigürasyon

Spring Cloud Sleuth eklemek için, spring-cloud-starter-sleuth bağımlılığını projenize ekleyin. Zipkin ile entegrasyon için spring-cloud-starter-zipkin bağımlılığını ekleyebilirsiniz. Bu entegrasyonlar, isteklerinizi ve mikroservis çağrılarınızı izlemenize olanak tanır.


Resilience Patterns

Spring Cloud Gateway, hizmetler arası iletişimde dayanıklılığı artırmak için Circuit Breaker pattern gibi resilience patterns'i destekler. Spring Cloud Circuit Breaker ile entegrasyon, ağ hataları veya hizmet aksaklıkları sırasında sisteminizin daha dayanıklı olmasını sağlar.


Circuit Breaker Konfigürasyonu

Circuit Breaker eklemek için, spring-cloud-starter-circuitbreaker-reactor-resilience4j bağımlılığını projenize ekleyebilirsiniz. Daha sonra, belirli yönlendirme kuralları için fallback metodları tanımlayabilir ve hizmetlerinizin aksama durumunda alternatif akışlar sağlayabilirsiniz.


Dinamik Yönlendirme

Spring Cloud Gateway, dinamik yönlendirme yeteneği sayesinde, uygulama çalışırken yönlendirme kurallarının değiştirilmesine olanak tanır. Bu, özellikle mikro hizmetlerin dinamik olarak eklenip çıkarıldığı büyük ölçekli sistemler için yararlıdır.


Dinamik Yönlendirme için Örnek

Yönlendirme kurallarını veritabanından veya konfigürasyon servisinden (örneğin, Spring Cloud Config) okuyarak, uygulama çalışırken değişiklik yapabilirsiniz. Bu tür bir yapılandırma, RouteDefinitionLocator bean'ini özelleştirerek veya kendi RouteLocator bean'inizi tanımlayarak sağlanabilir.


Sonuç

Spring Cloud Gateway, mikro hizmet mimarisinde önemli bir rol oynayan güçlü ve esnek bir API Gateway çözümüdür. Trafik yönlendirme, filtreleme, güvenlik, izlenebilirlik ve resilence patterns gibi çeşitli özelliklerle, mikro hizmetlerinizi daha etkili bir şekilde yönetmenizi ve ölçeklemenizi sağlar. Gateway'in sağladığı dinamik yönlendirme ve entegrasyon yetenekleri, değişen iş ihtiyaçlarına hızlıca adapte olmanıza olanak tanır. Spring Cloud Gateway ile uygulamalarınızın mimarisini, güvenliğini ve dayanıklılığını bir üst seviyeye taşıyabilirsiniz.

Spring Cloud Api Gateway ile karşılaşılabilecek sorunlar ve çözümleri



Spring Cloud API Gateway, mikroservis mimarisinde uygulamalar arası iletişimi yönetmek için kullanılan bir araçtır. Bu gateway, uygulamalara gelen istekleri uygun mikroservislere yönlendirir, çeşitli cross-cutting concerns'i (güvenlik, izleme, oran sınırlama vb.) merkezi bir noktada ele alır. Ancak, her teknoloji gibi, Spring Cloud API Gateway kullanırken de karşılaşılabilecek bazı yaygın sorunlar ve çözümleri vardır:


1. Yönlendirme Sorunları

Sorun: Gateway'in istekleri doğru mikroservislere yönlendirememesi.

Çözüm: Yönlendirme kurallarınızı dikkatlice gözden geçirin ve hedef servislerin URL'lerini doğru şekilde yapılandırdığınızdan emin olun. Ayrıca, dinamik yönlendirme için Spring Cloud Gateway'in DiscoveryClient ile nasıl entegre edileceğini inceleyin.


2. Güvenlik Endişeleri

Sorun: API Gateway üzerinden yapılan isteklerin güvenliğinin yetersiz olması.

Çözüm: Spring Security ile entegrasyon sağlayarak JWT tokenları, OAuth2, API anahtarları gibi yöntemlerle kimlik doğrulama ve yetkilendirme mekanizmalarını implemente edin. Ayrıca, HTTPS kullanarak trafik şifrelemeyi unutmayın.


3. Performans ve Gecikme Zamanları

Sorun: Gateway üzerinden geçen isteklerin neden olduğu ekstra gecikme.

Çözüm: Önbellekleme, oran sınırlama ve devre kesici (circuit breaker) pattern'ları gibi yöntemlerle API Gateway'in performansını optimize edin. Spring Cloud Gateway için Reactor Netty HTTP istemcisi ayarlarını inceleyerek gecikme sürelerini minimize edin.


4. Hata Yönetimi

Sorun: Beklenmedik hatalar veya mikroservislerin çökmesi durumunda uygun hata mesajlarının döndürülememesi.

Çözüm: Global hata işleyicileri kullanarak ve Fallback yöntemleri tanımlayarak hata yönetimini güçlendirin. Spring Cloud Gateway'in GlobalFilter özelliğini kullanarak hataları yakalayıp uygun yanıtları döndürebilirsiniz.


5. Servis Keşfi Sorunları

Sorun: Mikroservislerin dinamik olarak değişen IP adresleri ve port numaraları nedeniyle keşfedilememesi.

Çözüm: Eureka, Consul gibi bir servis keşif mekanizması kullanın ve Spring Cloud API Gateway'i bu servis kayıt defteri ile entegre edin. Bu, Gateway'in mikroservislerin güncel adreslerini otomatik olarak bulmasını sağlar.


6. Yapılandırma Yönetimi

Sorun: Gateway ve mikroservisler için yapılandırma değişikliklerinin yönetilmesi zor olabilir.

Çözüm: Spring Cloud Config gibi merkezi bir yapılandırma yönetim sistemini kullanarak, tüm mikroservisler ve API Gateway için yapılandırmaları merkezi bir yerden yönetin. Bu, yapılandırma değişikliklerini daha kolay hale getirir.


7. İzleme ve Loglama

Sorun: Gateway ve mikroservisler arasındaki trafik üzerinde yeterli görünürlüğün olmaması.

Çözüm: Spring Cloud Sleuth, Zipkin gibi araçları kullanarak isteklerin izini sürün ve loglayın. Bu, hata ayıklamayı ve sistem üzerindeki trafik akışını anlamayı kolaylaştırır.


Bu sorunlar ve çözümleri, Spring Cloud API Gateway kullanırken karşılaşılabilecek bazı yaygın durumları ve nasıl üstesinden gelinebileceğini özetler. Ancak, her projenin kendine özgü ihtiyaçları ve zorlukları vardır, bu nedenle aşağıdaki ek ipuçları ve en iyi uygulamalar da faydalı olabilir:


8. Yük Dengeleme

Sorun: Tek bir noktada oluşan yüksek trafik miktarının yönetilmesi.

Çözüm: Spring Cloud Gateway ile entegre çalışabilen, Ribbon veya Spring Cloud LoadBalancer gibi yük dengeleme araçlarını kullanarak, gelen istekleri otomatik olarak birden fazla örneğe dağıtın. Bu, sistem üzerindeki yükü dengelemeye ve tek bir noktada oluşabilecek darboğazları önlemeye yardımcı olur.


9. Dinamik Yönlendirme

Sorun: Statik yönlendirme kurallarının, mikroservislerin dinamik doğasıyla uyumlu olmaması.

Çözüm: Spring Cloud Gateway'in RouteLocator bean'ini kullanarak programatik olarak yönlendirme kurallarını tanımlayın veya application.yml dosyasında dinamik yönlendirme kuralları belirleyin. Bu, servislerinizin yerlerinin değişmesi durumunda kolayca güncellemeler yapmanıza olanak tanır.


10. Sertifika ve Güvenlik Yönetimi

Sorun: SSL/TLS sertifikaları ve güvenlik politikalarının yönetimi zor olabilir.

Çözüm: Let's Encrypt gibi otomatik sertifika yenileme hizmetleri ve Spring Security'nin güvenlik konfigürasyonlarını kullanarak güvenlik yönetimini otomatikleştirin. Bu, sertifika süreçlerini basitleştirir ve uygulamanızın güvenliğini artırır.


11. Çoklu Protokol Desteği

Sorun: WebSocket gibi çeşitli protokolleri destekleme ihtiyacı.

Çözüm: Spring Cloud Gateway'in WebSocket desteğini kullanarak, HTTP/HTTPS trafiğinin yanı sıra gerçek zamanlı WebSocket trafiğini de yönetin. Bu, daha zengin kullanıcı deneyimleri oluşturmanıza olanak tanır.


12. Uygulama Kesintilerine Hazırlıklı Olma

Sorun: Beklenmeyen hizmet kesintileri ve sistem hataları.

Çözüm: Hystrix, Resilience4J gibi devre kesici kütüphaneleri entegre ederek sisteminizin hatalara karşı dirençli olmasını sağlayın. Bu, hizmet kesintileri sırasında zararı minimuma indirmeye ve sistem stabilitenizi korumaya yardımcı olur.


13. API Sürüm Yönetimi

Sorun: API sürümlerini yönetmenin zor olması.

Çözüm: URI yollarında veya HTTP başlıklarında sürüm bilgisi kullanarak API sürümlerini yönetin. Bu, eski ve yeni sürümler arasında kolay geçiş yapılabilmesini ve API'nin gelecekteki değişikliklere uyum sağlamasını kolaylaştırır.


Bu öneriler, Spring Cloud API Gateway ile çalışırken karşılaşılabilecek bazı yaygın sorunları çözmenize yardımcı olabilir. Ancak, her bir sorunun bağlamına ve projenizin özelliklerine bağlı olarak, özel çözümler geliştirmeniz gerekebilir. Topluluk desteği, resmi belgeler ve en iyi uygulamalar, bu süreçte size rehberlik edebilir.

Spring Cloud Eıroka Service ip adreslerini hangi veri yapısında tutar? Birden fazla Euroka instance ı olursa hafızadaki verileri nasıl scale eder? Euroka Server Kubernetes kullanıldığında nasıl ikame edilir? İkame edilmezse nasıl kullanılır?

Spring Cloud Eıroka Service ip adreslerini hangi veri yapısında tutar?




Euroka Server mikroservisleri nasıl keşfeder ve ayakta olduklarını nasıl anlar?


Eureka Server, Netflix OSS tarafından geliştirilen bir hizmet keşif aracıdır ve mikroservis mimarilerindeki uygulamalar için temel bir bileşendir. Mikroservislerin birbirlerini dinamik bir şekilde bulmalarını ve iletişim kurmalarını sağlar. Eureka Server'ın mikroservisleri nasıl keşfettiği ve onların ayakta olup olmadığını nasıl anladığı, aşağıdaki adımlar ve mekanizmalar ile açıklanabilir:


Hizmet Kaydı (Service Registration)

Mikroservislerin Kaydı: Her mikroservis, Eureka Server'a kendini kaydederken IP adresi, port numarası, sağlık kontrolü URL'i ve diğer metadata gibi bilgileri sağlar. Bu kayıt işlemi genellikle mikroservis başlatıldığında otomatik olarak yapılır.

Yenileme (Renew): Kayıtlı her mikroservis, belirli aralıklarla Eureka Server'a "yenileme" istekleri gönderir. Bu, mikroservisin hala aktif ve sağlıklı olduğunu Eureka Server'a bildirir. Genellikle, bu yenileme istekleri her 30 saniyede bir yapılır.

Hizmet Keşfi (Service Discovery)

Hizmet Sorgulama: Bir mikroservis, diğer mikroservislerle iletişim kurmak istediğinde, Eureka Server'dan hedef servisin ayrıntılarını sorgular. Eureka Server, kayıtlı servislerin güncel listesini sağlayarak, istemci mikroservisin hedef servisle doğrudan iletişim kurmasını sağlar.

Yük Dengeleme: İstemci tarafı yük dengeleme, genellikle istemci tarafında bir kütüphane (örneğin, Netflix Ribbon) aracılığıyla gerçekleştirilir. Bu kütüphane, Eureka'dan alınan servis listesini kullanarak, gelen istekleri hizmetin farklı örnekleri arasında dağıtır.

Hizmetin Sağlık Durumu ve Deregistration

Sağlık Kontrolleri: Mikroservisler, sağlık kontrolü endpoint'leri aracılığıyla kendi sağlık durumlarını izler. Eureka Server, bu sağlık kontrolü endpoint'lerine doğrudan istek yapmaz; bunun yerine, mikroservislerin periyodik olarak kendilerini yenileme istekleri göndermesini bekler.

Deregistration ve Timeout: Eureka Server, belirli bir süre içinde bir mikroservisten yenileme isteği almadığı zaman, bu mikroservisi otomatik olarak kayıtlı servisler listesinden çıkarır (deregister). Bu, servisin çöktüğü veya ağ problemleri yaşadığı anlamına gelebilir. Bu süre genellikle 90 saniyedir.

Self-preservation Modu: Eureka Server, ağ veya sistem kaynaklı sorunlarda hatalı deregistration'ları önlemek için "self-preservation" modunu kullanır. Eğer Server, beklenen yenileme isteklerinin büyük bir yüzdesini almazsa, bu modu etkinleştirir ve aktif servis kayıtlarını korumaya alır. Bu, ağ kesintisi gibi olağandışı durumlarda hizmet keşfinin devam etmesini sağlar.

Eureka Server'ın bu mekanizmaları kullanarak mikroservisleri keşfetmesi ve sağlık durumlarını izlemesi, dinamik ve değişken mikroservis ortamlarında robust (sağlam) bir hizmet keşfi sağlar. Bu, servislerin ölçeklenmesine, güncellenmesine ve hatta beklenmedik aksaklıklara rağmen sorunsuz bir şekilde çalışmasına olanak tanır.Spring Cloud Eureka, mikroservis mimarisindeki uygulamalar için bir hizmet keşif mekanizması sağlar. Eureka Server, mikroservislerin kendilerini kaydettikleri ve diğer mikroservislerin IP adresleri ve port numaraları gibi ağ bilgilerini sorgulayabilecekleri bir yer sunar. Bu, mikroservislerin birbirlerini bulmalarını ve iletişim kurmalarını kolaylaştırır.


Eureka Server, mikroservislerin ağ bilgilerini iç hafızada tutar. Bu veriler genellikle bir veya birden fazla veri yapısında saklanır. Spesifik olarak, Eureka Server, hizmet kayıtları için genellikle bir harita (map) veya benzeri bir anahtar-değer veri yapısını kullanır. Bu veri yapısı, hizmet adı veya ID'si gibi bir anahtarı hizmetin ağ adresi ve diğer meta verilerle ilişkilendirmek için kullanılır.


Bir mikroservis Eureka Server'a kaydolduğunda, kendisi hakkındaki bilgileri gönderir; bu genellikle IP adresi, port numarası, hizmet adı ve sağlık kontrolü URL'i gibi bilgileri içerir. Eureka Server, bu bilgileri kendi iç hafızasında, genellikle bir haritada tutar ve bu bilgileri diğer mikroservislerin sorgulamasına izin verir. Bu sayede bir mikroservis, diğer mikroservislerle iletişim kurmak için gereken bilgilere kolayca ulaşabilir.


Özetlemek gerekirse, Spring Cloud Eureka'nın servis ip adreslerini ve diğer meta verileri tuttuğu veri yapısı genellikle anahtar-değer tipinde bir haritadır. Bu, hizmetler arası etkileşimlerde hızlı ve etkili bir arama yapılabilmesini sağlar.


Birden fazla Euroka instance ı olursa hafızadaki verileri nasıl scale eder?


Birden fazla Eureka instance'ının kullanılması, yüksek kullanılabilirlik ve dayanıklılık sağlamak için yaygın bir yaklaşımdır. Eureka, birbirleriyle konuşabilen ve böylece hizmet kaydı verilerini senkronize edebilen birden çok instance'ı destekler. Bu, bir Eureka kümeleri veya Eureka Server peer'ları olarak adlandırılır. İşte birden fazla Eureka instance'ının hafızadaki verileri nasıl ölçeklendirdiğine dair bir genel bakış:


1. Peer-to-Peer Senkronizasyonu

Eureka, hizmet kaydı verilerini birden çok instance arasında senkronize etmek için peer-to-peer (eşler arası) bir yaklaşım kullanır. Her Eureka Server, diğer Eureka Server'larla düzenli aralıklarla iletişim kurarak, yeni kayıtları paylaşır ve var olan kayıtlarda yapılan güncellemeleri alır. Bu, tüm Eureka Server'ların aynı veri setini tutmasını sağlar.


2. Kendi Kendine Kayıt

Eureka Server'lar, kendilerini de bir hizmet olarak kaydederler, böylece diğer Eureka Server'lar onları bulabilir ve iletişim kurabilir. Bu, Eureka kümelerinin dinamik olarak büyüyüp küçülmesine izin verir.


3. İstemci Tarafı Yük Dengeleme

Eureka istemcileri (örneğin, Spring Cloud Netflix'in bir parçası olarak kullanılan Eureka istemcileri), hizmet keşfi için Eureka Server'a bağlanırken istemci tarafında yük dengeleme yapar. Bir istemci, kayıtlı hizmetlerin bir listesini almak için Eureka Server'a bağlandığında, tüm aktif Eureka Server'ların adreslerini içeren bir listeyi alır ve bu server'lardan herhangi birine istek gönderebilir. Bu, bir Eureka Server'ın çökmesi durumunda, istemcilerin otomatik olarak diğerine geçiş yapmasını sağlar.


4. Bölge/Availability Zone Desteği

Eureka, farklı bölge veya availability zone'larda dağıtılmış Eureka Server'ları destekleyecek şekilde tasarlanmıştır. Bu, bir bölgedeki tüm Eureka Server'lar çökerse, hizmet kaydı bilgilerinin başka bir bölgedeki Eureka Server'lar tarafından sağlanmaya devam edebileceği anlamına gelir. Bu şekilde, hizmet keşif mekanizması daha da dayanıklı hale getirilir.


5. Verimli Senkronizasyon

Eureka, veri senkronizasyonunu mümkün olduğunca verimli yapmak için delta bilgilerini kullanır. Yani, bir Eureka Server diğerine sadece son senkronizasyondan bu yana değişiklikleri (örneğin, yeni eklenen veya kaldırılan hizmet kayıtları) gönderir. Bu, ağ trafiğini azaltır ve büyük ölçekte çalışan sistemlerde senkronizasyonu daha verimli hale getirir.


Birden fazla Eureka instance'ı kullanarak, hafızadaki verilerin ölçeklenmesi ve yüksek kullanılabilirlik sağlanması, Eureka'nın tasarımının temel bir parçasıdır. Bu özellikler, Eureka'nın mikroservis mimarilerinde güvenilir bir hizmet keşif mekanizması olarak kullanılmasını sağlar.


Euroka Server Kubernetes kullanıldığında nasıl ikame edilir? İkame edilmezse nasıl kullanolor?


Eureka Server'ın Kubernetes ortamında kullanılması, mikroservis mimarilerinde hizmet keşfi için popüler bir yaklaşımdır. Kubernetes, hizmetlerin ölçeklenmesi, yönetimi ve keşfedilmesi için kapsamlı araçlar sunar. Eureka'nın Kubernetes ile birlikte kullanılması iki ana senaryoda ele alınabilir: Eureka'nın Kubernetes tarafından sağlanan hizmet keşif mekanizmaları ile ikame edilmesi veya Eureka'nın Kubernetes içinde çalıştırılarak kullanılması.


Eureka'nın Kubernetes İle İkame Edilmesi

Kubernetes, kendi hizmet keşif ve yük dengeleme mekanizmalarına sahiptir. Kubernetes'te, hizmetler Service nesneleri aracılığıyla diğer hizmetlerle iletişim kurabilir. Bu, Eureka gibi harici bir hizmet keşif mekanizmasına gerek duymadan mikroservislerin birbirini bulmasını ve iletişim kurmasını sağlar.


DNS tabanlı hizmet keşfi: Kubernetes, hizmet isimlerini DNS kayıtlarına çevirerek, pod'ların hizmet isimleri kullanarak birbirini bulmasına olanak tanır. Bu, bir mikroservisin başka bir hizmetle iletişim kurmak için sabit bir IP adresine veya Eureka gibi harici bir keşif servisine ihtiyaç duymamasını sağlar.


Yük dengeleme: Kubernetes Service nesneleri, aynı hizmetin birden çok örneğine gelen trafiği otomatik olarak dağıtabilir. Bu, istemci tarafı yük dengeleme mekanizmalarına olan ihtiyacı azaltır.


Eureka'nın Kubernetes İçinde Kullanılması

Bazı durumlarda, özellikle birden çok Kubernetes kümesi arasında veya Kubernetes dışı ortamlarla entegrasyon gerektiğinde, Eureka'nın kullanılması tercih edilebilir. Eureka, Kubernetes içinde bir veya birden fazla pod olarak çalıştırılabilir ve mikroservislerin kendilerini kaydetmeleri ve keşfetmeleri için kullanılabilir.


Kubernetes Deployment'ı: Eureka Server, bir Kubernetes Deployment olarak konfigüre edilebilir. Bu, Eureka'nın ölçeklenmesini, güncellenmesini ve yönetimini kolaylaştırır.


Servis Kaydı: Kubernetes ortamındaki mikroservisler, hem Eureka'ya kayıt olabilir hem de Eureka üzerinden diğer hizmetleri keşfedebilir. Bu, özellikle uygulamalar arası iletişim için karmaşık politikaların veya çoklu Kubernetes kümelerinin var olduğu durumlarda faydalı olabilir.


Yapılandırma ve Yönetim: Eureka Server'ın yapılandırması, Kubernetes ConfigMaps ve Secrets aracılığıyla yönetilebilir. Bu, hassas bilgilerin güvenli bir şekilde saklanmasını ve yapılandırma değişikliklerinin kolayca uygulanmasını sağlar.


Sonuç olarak, Eureka'nın Kubernetes ortamında doğrudan ikame edilip edilmeyeceği veya birlikte nasıl kullanılacağı, özel gereksinimler ve mimari tercihlere bağlıdır. Kubernetes'in yerleşik hizmet keşif özellikleri, birçok durumda yeterli olabilirken, karmaşık veya hibrit bulut senaryolarında Eureka'nın kullanılması avantajlı olabilir.






Spring uygulamasında Application Context ayağa kalkerken sırayla hangi beanler oluşturulur, hangi sınıfların hangi metotları çalıştırılır?


Spring Framework'te, uygulama bağlamı (Application Context) başlatılırken izlenen adımlar ve oluşturulan bean'ler genellikle uygulamanızın yapılandırmasına bağlıdır. Ancak, Spring'in başlatma sürecinde genel olarak izlediği bazı temel adımlar vardır. İşte bir Spring uygulamasında Application Context ayağa kalkarken sırayla gerçekleşen işlemler:


ApplicationContext Oluşturulması: Spring, belirtilen yapılandırma sınıfı/sınıfları veya XML dosyası/dosyaları temelinde bir ApplicationContext oluşturur. Bu, Spring'in temel container'ıdır ve bean'lerin yönetimi, yaşam döngüsü ve bağımlılıklarının enjekte edilmesi gibi işlemleri gerçekleştirir.


Bean Tanımlarının Yüklenmesi: Spring, belirtilen yapılandırma içindeki bean tanımlarını yükler. Bu, @Configuration sınıflarındaki @Bean anotasyonuyla tanımlanmış metotları veya XML yapılandırma dosyalarındaki <bean> elementlerini içerebilir.


Bean Bağımlılıklarının Çözümlenmesi: Spring, bean'ler arasındaki bağımlılıkları çözer. Bu, @Autowired, @Resource, @Inject anotasyonları veya XML yapılandırma dosyalarındaki <constructor-arg> ve <property> elementleri kullanılarak yapılır.


Bean Oluşturulması ve Bağımlılıklarının Enjekte Edilmesi: Bean tanımlarına ve çözümlenen bağımlılıklara dayanarak, Spring bean örneklerini oluşturur ve bağımlılıklarını enjekte eder.


BeanPostProcessor İşleme: Spring, ApplicationContext'teki tüm BeanPostProcessors'ları çalıştırır. Bu, bean'lerin oluşturulmasından sonra ancak başlatma metotlarının çağrılmasından önce gerçekleşir. BeanPostProcessor'lar, bean örnekleri üzerinde ek işlemler yapmak için kullanılabilir.


Bean Başlatma Metotlarının Çağrılması: Spring, bean'lerin başlatma metotlarını çağırır. Bu, @PostConstruct anotasyonuyla işaretlenmiş metotlar veya XML yapılandırma dosyalarındaki init-method özelliği ile belirtilmiş metotlar olabilir.


Event Yayınlama: ApplicationContext başlatıldıktan sonra, Spring bir ContextRefreshedEvent yayınlar. Bu, uygulamanın diğer bölümlerinin veya bean'lerin, uygulama bağlamının tamamen başlatıldığını ve kullanıma hazır olduğunu bildiren bir olaydır.


Destroy Metotlarının Kaydedilmesi: Uygulama kapatıldığında çağrılacak olan destroy metotları tanımlanır. Bu, @PreDestroy anotasyonuyla işaretlenmiş metotlar veya XML yapılandırma dosyalarındaki destroy-method özelliği ile belirtilmiş metotlar olabilir.


Yukarıdaki adımlar, Spring uygulamasında ApplicationContext'in ayağa kalkarken izlediği genel süreci özetlemektedir. Ancak, uygulamanızın özel yapılandırmasına bağlı olarak bu süreçte değişiklikler olabilir.

Spring Framefork Bean Scope'unda kullanılan Singleton Pattern'nin bildiğimiz Singleton Patternden farkı nedir? Spring'de aynı context'de farklı name'ler ile singelton scupe da aynı sınıftan birden fazla instance üretilebilir, değil mi?

Spring Framefork Bean Scope'unda kullanılan Singleton Pattern'nin bildiğimiz Singleton Patternden farkı nedir?




Spring Framework'te kullanılan Singleton Scope, geleneksel Singleton Pattern'inden birkaç önemli yönden farklılık gösterir. Bu farklılıkları anlamak için önce her iki kavramın temel özelliklerini inceleyelim:


Geleneksel Singleton Pattern

Global Erişim: Singleton, global bir erişim noktası sağlar ve bu sayede uygulamanın her yerinden erişilebilir bir tek nesne (instance) oluşturur.

Tek Nesne Kısıtlaması: Bu pattern, bir sınıftan yalnızca bir nesnenin oluşturulmasını garanti eder. Bu, sınıfın yapıcı metodunun (constructor) özel (private) olması ve sınıfın kendisinden bir static metod aracılığıyla erişilebilen tek bir nesne örneği sağlamasıyla sağlanır.

Lazy Loading: Singleton nesnesi, genellikle ilk kullanıldığında yaratılır (lazy initialization). Bu, kaynakların gereksiz yere kullanılmamasını sağlar.

Thread Safety: Çoklu iş parçacığı (thread) ortamlarında, Singleton nesnesinin oluşturulma süreci genellikle senkronize edilir.

Spring Framework'te Singleton Scope

Spring Container Yönetimi: Spring'de Singleton Scope, Spring IoC (Inversion of Control) container tarafından yönetilir. Bu, Spring'in, belirli bir bean için yalnızca bir nesne örneğini oluşturacağı ve saklayacağı anlamına gelir.

Uygulama Bağlamı Kapsamı: Spring'in Singleton'u, JVM genelinde global bir Singleton değildir. Bunun yerine, Spring uygulama bağlamı (application context) içinde Singleton'dır. Yani, farklı Spring uygulama bağlamları aynı sınıf için birden fazla Singleton nesne örneğine sahip olabilir.

Gelişmiş Yaşam Döngüsü ve Bağımlılık Yönetimi: Spring, bean'lerin yaşam döngüsünü yönetir ve bağımlılık enjeksiyonu (dependency injection) sağlar. Bu, nesneler arasındaki bağımlılıkların kolayca yönetilmesine olanak tanır ve sıkı sınıf bağlantılarını azaltır.

Konfigürasyon Esnekliği: Bean tanımları ve kapsamları, XML, Java Annotation'ları veya Java Config sınıfları gibi çeşitli yollarla yapılandırılabilir.

Özetle Farklar

Kapsam ve Yaşam Süresi: Geleneksel Singleton, global bir kapsam sunarken, Spring Singleton'u yalnızca bir Spring uygulama bağlamında tekildir.

Yönetim ve Konfigürasyon: Spring, bean'lerin yaşam döngüsünü yönetir ve gelişmiş konfigürasyon seçenekleri sunar, geleneksel Singleton'da ise bu tür bir yönetim yoktur.

Bağımlılık Enjeksiyonu: Spring, bağımlılık enjeksiyonu sayesinde daha temiz ve daha az bağımlı kod yazma imkanı tanır.

Sonuç olarak, Spring Framework'teki Singleton Scope, geleneksel Singleton Pattern'den daha esnek bir yapı sunar ve modern uygulama geliştirme ihtiyaçlarına daha uygun özellikler içerir.


Spring'de aynı context'de farklı name'ler ile singelton scupe da aynı sınıftan birden fazla instance üretilebilir, değil mi?


Evet, Spring'de aynı application context içinde farklı isimlerle aynı sınıftan birden fazla Singleton scope bean oluşturabilirsiniz. Spring'de bir bean'in kapsamı (scope), o bean'in yaşam süresini ve nasıl oluşturulup kullanılacağını tanımlar. Singleton scope (varsayılan scope), Spring IoC container'ı tarafından yönetilen her bean için yalnızca bir nesne örneği oluşturulacağını belirtir. Ancak, bu, bir sınıf türü için yalnızca tek bir nesne olabileceği anlamına gelmez. Aynı sınıf türünden farklı isimlerle veya tanımlarla birden fazla bean tanımlayabilirsiniz, ve her biri için Spring container tarafından ayrı bir Singleton nesnesi oluşturulur.


Bu durum, özellikle farklı yapılandırmalara veya bağımlılıklara sahip olmaları gereken, ancak aynı arayüzü veya sınıfı paylaşan bean'ler için kullanışlıdır. Örneğin, aynı veri erişim nesnesi (DAO) sınıfını, farklı veritabanı bağlantıları için kullanabilirsiniz.


java

Copy code

@Component("beanName1")

public class MyBean {}


@Component("beanName2")

public class MyBean {}

Yukarıdaki örnekte, MyBean sınıfından iki farklı bean tanımlanmıştır ve her biri için Spring container aynı sınıfın farklı nesnelerini oluşturacaktır. Bunlar aynı application context içinde yaşarlar ancak farklı isimlere ve bağımsız yaşam döngülerine sahiptirler.


Alternatif olarak, XML yapılandırması veya Java Config sınıfları kullanılarak da aynı sınıf için farklı bean tanımları yapılabilir:


java

Copy code

@Configuration

public class AppConfig {

    @Bean(name = "bean1")

    public MyBean myBean1() {

        return new MyBean();

    }


    @Bean(name = "bean2")

    public MyBean myBean2() {

        return new MyBean();

    }

}

Bu yapılandırmada, myBean1 ve myBean2 isimleriyle iki farklı MyBean nesnesi oluşturulmuş olur ve her ikisi de Singleton scope altında yönetilir ancak bağımsız nesneler olarak var olurlar. Bu özellik, Spring'in esnekliğini ve gücünü gösterir, çünkü uygulamanızın farklı kısımlarında aynı türdeki nesnelere farklı yapılandırmalar veya durumlar sağlayabilirsiniz.

Software Engineering at Google Kitap Özeti. Devam edecek...

Camille Fournier, "Software Engineering at Google" kitabının önsözünde, Google'da yazılım mühendisliği yapmanın ayrıntılarına olan sonsuz ilgisinden bahseder. Google'da çalışmış ya da oradan ayrılmış mühendislerle çalışmanın, onun bu konudaki merakını daha da artırdığını ifade eder. Google'ın büyük kod havuzunu nasıl yönettiğini, binlerce projede on binlerce mühendisin nasıl başarılı bir şekilde işbirliği yaptığını ve sistemlerinin kalitesini nasıl koruduklarını merak eder.



Kitap, Google'da yazılım mühendisliği yapmanın arkasındaki pratikler, araçlar ve kültürel unsurların uzun bir rehberini sunar. Sadece araçların inanılmaz detaylarına odaklanmak yerine, Google takımlarının izlediği felsefe ve süreçleri de açıklar. Bu süreçler, ölçek ve araçlara sahip olup olmamanıza bağlı olmaksızın çeşitli durumlara uyarlanabilir. Fournier, otomatik test konusundaki derinlemesine tartışmalardan özellikle memnun olduğunu belirtir, çünkü bu konu endüstride hala fazla dirençle karşılaşmaktadır.


Fournier, Google'ın yazılım mühendisliği organizasyonunu tam olarak kopyalamanın aptalca olacağını, ancak bu kitabın, test etme, bilgi paylaşımı ve işbirlikçi takımlar oluşturma gibi en iyi uygulamaları benimseme argümanlarınızı desteklemek için kullanılabilecek fikirler ve bilgiler sunacağını ifade eder. Google gibi bir şirketi kurmanız gerekmeyebilir ve onların tekniklerini kendi organizasyonunuzda uygulamak istemeyebilirsiniz, ancak Google'ın geliştirdiği pratiklerle tanışmamışsanız, yirmi yılı aşkın süredir on binlerce mühendisin yazılım üzerinde işbirliği yaparak kazandığı yazılım mühendisliği perspektifinden mahrum kalırsınız. Bu bilgi, göz ardı edilemeyecek kadar değerlidir.


Preface 


Bu kitap, "Google'da Yazılım Mühendisliği" başlığını taşımaktadır ve yazılım mühendisliğinin ne olduğunu, "programlama" ve "bilgisayar bilimi"nden nasıl ayrıldığını ve Google'ın geçmiş 50 yıl boyunca yazılmış yazılım mühendisliği literatürüne neden benzersiz bir perspektif ekleyebileceğini açıklar. "Programlama" ve "yazılım mühendisliği" terimleri endüstride bir süredir birbirinin yerine kullanılmaktadır, ancak her terimin farklı bir vurgusu ve anlamı vardır. Üniversite öğrencileri genellikle bilgisayar bilimi okur ve "programcı" olarak kod yazmaya başlarlar. Ancak "yazılım mühendisliği", teorik bilginin gerçek ve hassas bir şey inşa etmek için uygulandığı daha ciddi bir alanı ifade eder.


Yazılım mühendisliği, sadece kod yazmayı değil, bir organizasyonun kodu zamanla oluşturmak ve sürdürmek için kullandığı tüm araç ve süreçleri kapsar. Bu kitap, Google'ın son iki on yılda edindiği kolektif deneyimle, kodu uzun vadede değerli tutacak uygulamaların neler olabileceği konusunda ışık tutmayı amaçlar. Yazılım mühendisliğini "zamana göre entegre edilmiş programlama" olarak düşünebiliriz; yani kodumuzu, hayat döngüsü boyunca gerekli değişikliklere adapte olacak şekilde nasıl sürdürülebilir hale getirebiliriz?


Kitap, tasarım, mimari ve kod yazımı sırasında yazılım organizasyonlarının aklında bulundurması gereken üç temel ilkeyi vurgular: Zaman ve Değişim, Ölçek ve Büyüme, ve Maliyetler ve Tercihler. Google, sürdürülebilir bir yazılım ekosisteminin büyümesi ve evrimi konusunda benzersiz bir perspektife sahiptir. Bu kitapta kültür, süreçler ve araçlar olmak üzere Google'ın yazılım mühendisliği manzarasının üç ana yönü ele alınmıştır.


Google'ın kültürü, mühendislik kültürünün geliştirilmesinde öğrenilen derslerin geniş olarak uygulanabilir olduğunu gösterir. Süreçler bölümü, Google'ın büyük boyutu ve uzun ömürlü kod tabanı sayesinde en iyi uygulamaları geliştirme konusunda stres testi sağlar. Araçlar bölümü ise, Google'ın yatırımlarını nasıl lehine kullandığını ve kod tabanının büyümesi ve yaşlanması sürecinde nasıl fayda sağladığını gösterir. Kitap, yazılım mühendislerinin iş başında öğrenmesi gereken dersleri açıklar ve Google'ın iyi tavsiyeler üzerinde bir tekel olmadığını belirtir. Google, bu kitapta yer alan kavramları hala kusursuz bir şekilde uygulamamakta ve hatalar yapmakta, ancak mühendislik organizasyonunun büyüklüğü her sorun için çeşitli çözümlerin varlığını garanti eder. Bu kitap, bu çeşitliliğin en iyisini içerir ancak yazılım tasarımı gibi bazı önemli konuları kapsamaz; bunun yerine daha çok mühendislik üzerine odaklanır.

What Is Software Engineering?

Titus Winters, "Software Engineering at Google" kitabında yazılım mühendisliği ile programlama arasındaki temel farkları zaman, ölçek ve oynanan tercihler olarak açıklar. Yazılım mühendisliğinde, mühendislerin zamanın geçişi ve değişim ihtiyacı, ölçek ve verimlilik, ve karmaşık kararlar alma gibi konularla daha fazla ilgilenmeleri gerekir. Google, "yazılım mühendisliğini zamanla entegre edilmiş programlama" olarak tanımlar. Bu, yazılım mühendisliğinin sadece kod yazmayı değil, kodu üretmek ve sürdürmek için kullanılan tüm araç ve süreçleri kapsadığı anlamına gelir.


Kitap, yazılımın sürdürülebilir olmasını, teknik veya iş gereksinimlerine bağlı olarak değerli herhangi bir değişikliğe yanıt verebilme yeteneği olarak tanımlar. Google'ın deneyimi, kodun beklenen ömrü boyunca sürdürülebilir olmasının önemini ve bu sürdürülebilirliği sağlamanın yollarını vurgular. Yazılım mühendisliğinin programlamadan farkı, kodun zamanla yönetilmesi, ölçek etkileri ve karar verme süreçlerindeki karmaşıklıktır. Yazılım mühendisliği, programlama anında kod üretmekten çok daha fazlasını içerir; aynı zamanda kodun kullanışlı olduğu süre boyunca bakımını da içerir ve bir ekip çalışması gerektirir.


Kitap ayrıca, her organizasyonun tekrar tekrar yapması gereken her görevin insan girdisi açısından ölçeklenebilir (lineer veya daha iyi) olması gerektiğini belirtir. Politikalar, süreci ölçeklenebilir kılmak için harika bir araçtır. Süreç verimsizlikleri ve diğer yazılım geliştirme görevleri yavaş yavaş ölçeklenir, bu nedenle kaynar kurbağa problemlerine dikkat edilmesi gerekir. Uzmanlık, ölçek ekonomileriyle birleştirildiğinde özellikle iyi bir getiri sağlar. "Çünkü ben öyle dedim" bir şeyleri yapmak için korkunç bir nedendir. Veriye dayalı olmak iyi bir başlangıçtır, ancak gerçekte çoğu karar bir miktar veri, varsayım, emsal ve argüman karışımına dayanır. Objektif verilerin bu girdilerin çoğunu oluşturması en iyisidir, ancak nadiren hepsini oluşturabilir. Veriye dayalı olmak zamanla, veriler değiştiğinde (veya varsayımlar çürütüldüğünde) yön değiştirme ihtiyacını içerir. Hatalar veya revize edilmiş planlar kaçınılmazdır.


How to Work Well on Teams


Brian Fitzpatrick, "Google'da Yazılım Mühendisliği" kitabında, yazılım geliştirme sürecinde takım çalışmasının önemine odaklanır. Fitzpatrick, başarılı ve verimli bir yazılım mühendisi olmanın, insanlarla ilgili sorunlara daha az enerji harcayıp daha fazla zamanı harika kod yazmaya ayırmayı gerektirdiğini vurgular. Yazılım geliştirmenin bir takım çabası olduğunu ve mühendislik takımlarında veya diğer yaratıcı işbirliklerinde başarılı olmak için davranışları alçakgönüllülük, saygı ve güven temel prensipleri etrafında yeniden organize etmenin gerekli olduğunu belirtir.

Fitzpatrick, yazılım mühendislerinin genellikle kodlarını saklama eğiliminde olduklarını ve bu davranışın altında yatan nedenin güvensizlik olduğunu açıklar. Güvensizlik, insanların işleri eleştirilmekten korkması ve işlerinin başkaları tarafından yargılanmasından çekinmesinden kaynaklanır. Yazılım geliştirme sürecindeki güvensizliğin, daha büyük bir problemin belirtisi olduğunu ve bu problemin "Deha Mitosu" ile bağlantılı olduğunu belirtir. "Deha Mitosu", bir takımın başarısını tek bir kişiye/lider atfetme eğilimimizdir.

Fitzpatrick, yazılım mühendisliğinin takım çalışması gerektiren bir çaba olduğunu ve yalnızca bir dehanın değil, takımdaki herkesin katkılarıyla başarıya ulaşılabileceğini vurgular. Takım çalışmasının önemine dikkat çekerken, etkili takım çalışmasının üç temel direği olan alçakgönüllülük, saygı ve güveni geliştirmenin önemini vurgular.

Alçakgönüllülük, kendini evrenin merkezi olarak görmemeyi, açık fikirli olmayı ve kendini geliştirme isteğini içerir. Saygı, çalışma arkadaşlarına gerçek bir ilgi duymayı ve onları nazikçe davranmayı, yeteneklerini ve başarılarını takdir etmeyi gerektirir. Güven ise, diğerlerinin yetenekli olduğuna ve doğru şeyi yapacaklarına inanmayı ve uygun olduğunda onlara yönetimi bırakmayı içerir.

Fitzpatrick, yazılım mühendislerinin takım olarak çalışırken kendi içlerindeki "deha" fantezisini bir kenara bırakmaları ve diğer insanlarla işbirliği yaparak, vizyonlarını paylaşarak ve emeği bölüşerek daha başarılı olabileceklerini belirtir. Bu süreçte, herkesin katkılarının toplamından daha büyük bir başarı elde edilebileceğini vurgular. Kitap, yazılım mühendislerine takım çalışmasının önemini anlamaları ve sosyal becerilerini geliştirmeleri için rehberlik eder.

Knowledge Sharing
Nina Chen ve Mark Barolak'ın yazdığı "Bilgi Paylaşımı" başlıklı bölümde, bir organizasyonun kendi problem alanını internet üzerinde rastgele bir kişiden daha iyi anlayacağı ve çoğu sorusuna kendi içinden cevap verebileceği vurgulanır. Bu, hem konularında uzman kişilere hem de bilgilerini dağıtma mekanizmalarına sahip olmayı gerektirir. Basit sorular sormaktan dersler ve eğitimler düzenlemeye kadar çeşitli mekanizmalar bu amaçla kullanılabilir. Ancak en önemlisi, insanların bilgi eksikliğini kabul etmelerine izin veren psikolojik bir güvenlik ortamı oluşturulmasıdır.

Öğrenmeye engel olan bazı zorluklar arasında psikolojik güvenlik eksikliği, bilgi adaları, tek başarısızlık noktaları, her şeyi veya hiçbir şeyi bilmeme durumu, papağanlama ve hayaletli mezarlıklar sayılabilir. Google gibi büyüyen bir şirket, bu zorlukların birçoğunu yaşamıştır. Bu sorunların üstesinden gelmek için öğrenme kültürü oluşturmak, mentorluk, ofis saatleri, teknik konuşmalar, dersler, belgeler ve kod incelemeleri gibi çeşitli yöntemler kullanılmıştır.

Öğrenme sürekli bir süreçtir ve herkesin, farklı seviyelerde de olsa, öğretecek bir şeyi vardır. Bireysel bilgiyi artırmak için soru sormak, bağlamı anlamak ve toplulukla iletişim kurmak önemlidir. Organizasyon genelinde bilgiyi genişletmek için ise, bilgi paylaşımı kültürünü teşvik etmek, kanonik bilgi kaynakları oluşturmak ve organizasyonun bilgisini ölçeklendirmek gerekir.

Google, bilgi paylaşımını teşvik etmek ve ödüllendirmek için performans değerlendirme ve terfi kriterlerini, akran bonuslarını ve diğer tanıma mekanizmalarını kullanır. Ayrıca, tüm mühendisler için geçerli olan stil rehberleri, en iyi uygulamalar ve kod inceleme kılavuzları gibi kanonik bilgi kaynakları oluşturmuştur. Okunabilirlik programı, Google mühendislerinin en iyi uygulamaları ve kodlama stillerini öğrenmelerine ve uygulamalarına yardımcı olur. Bu program, mühendislerin yüksek kaliteli, tutarlı ve bakımı kolay kod yazmalarını sağlamak için tasarlanmıştır.

Sonuç olarak, bilgi paylaşımı, bir yazılım mühendisliği organizasyonunun en önemli sermayesidir ve bu bilginin etkili bir şekilde paylaşılması, organizasyonun değişikliklere karşı dayanıklı ve yedekli olmasını sağlar. Açık ve dürüst bir bilgi paylaşımı kültürü, bilginin organizasyon genelinde verimli bir şekilde dağıtılmasını sağlar ve şirketin zamanla ölçeklenmesine olanak tanır.

Engineering for Equity


Demma Rodriguez tarafından yazılan "Eşitlik için Mühendislik" başlıklı bölümde, mühendislerin geniş bir kullanıcı tabanı için ürün tasarlarken üstlendikleri benzersiz sorumluluklar ve bir organizasyonun çeşitliliği benimseyerek herkes için çalışan sistemler tasarlayabilme ve kullanıcılarına zarar vermekten kaçınma yeteneği ele alınmaktadır. Yazılım mühendisliğinin etkilerinin çeşitli topluluklar ve toplumlar üzerindeki anlamı yeni yeni anlaşılmaya başlanmışken, Google'ın en savunmasız kullanıcılarını korumada yaşadığı kamuoyuna açık başarısızlıklar da dahil olmak üzere, daha adil ürünler yolunda ilerlemenin, kendi başarısızlıklarımızı değerlendirmemiz ve büyümeyi teşvik etmemiz gerektiğini vurgulamaktadır.

Bölümde, mühendislerin farklı milliyetler, etnik kökenler, ırklar, cinsiyetler, yaşlar, sosyoekonomik durumlar, yetenekler ve inanç sistemleri gibi çeşitli kullanıcılara odaklanmadıklarında, en yetenekli ekiplerin bile kullanıcılarını kazara hayal kırıklığına uğratabileceği belirtilmektedir. Bilinçsiz önyargı, kasıtlı dışlama eylemlerinden daha sinsidir ve hafifletilmesi daha zordur. Google gibi şirketler, ürünlerinde eşit temsili sağlamakta başarısız oldukları durumlar yaşamış ve bu, mühendislik ekibinin çeşitlilikten yoksun olmasına bağlanmıştır. Bu eksiklik, ürünlerin dezavantajlı veya marjinalleştirilmiş kullanıcılara nasıl etki edebileceğini anlamamızı zorlaştırmaktadır.

Demma Rodriguez, mühendislerin ürün tasarımı ve uygulamasına çeşitli perspektifleri dahil etmelerinin ve mühendis adayları arasında daha temsili bir iş gücü oluşturmanın önemini vurgulamaktadır. Ekiplerin mevcut ve gelecekteki kullanıcılarını temsil edecek şekilde çeşitlendirilmesi gerekmekte, ekip çeşitliliğinin eksikliğinde ise mühendislerin tüm kullanıcılar için nasıl inşa edeceklerini öğrenmeleri gerekmektedir. Bu süreçte, çok kültürlü kapasite oluşturmak, sistemleri daha adil hale getirmek için mevcut süreçlere meydan okumak ve çeşitliliği eyleme dönüştürmek gibi konular ele alınmaktadır.

Sonuç olarak, yazılım geliştirmek ve bir yazılım organizasyonunu geliştirmek ekip çalışması gerektirir. Bir yazılım organizasyonu ölçeklendiğinde, hem geliştirme ekiplerinin hem de ürettikleri ürünlerin, kullanıcıları kadar çeşitli ve kapsayıcı değerleri yansıtacak şekilde tasarlanması gerekmektedir. Organizasyon, temsil edilmeyen grupları görmezden gelirse, sadece organizasyonu kendisini değil, yazılımın dünyadaki geniş ve çeşitli kullanıcılar için gerçekten yararlı olmasını sağlayacak benzersiz ve gerekli perspektifleri de kaybeder.
Devam edecek...

Spring Boot ve Spring Framework'de Convention over Configration ne anlama gelir? Örnek bir senaryo ve kod örneği ver. Eklediğim bir bağımlılık convention over configration sağlar mı? COC'u override edebilir miyim?

Spring Boot ve Spring Framework'de Convention over Configration ne anlama gelir?




Spring Boot ve Spring Framework, Java tabanlı uygulamaları geliştirmek için kullanılan iki popüler kütüphanedir. Her ikisi de "Convention over Configuration" (CoC) prensibini benimser. Bu prensip, yazılım geliştiricilerinin uygulamaları için karmaşık yapılandırmalar yapmak yerine, belirli standartlara uygun olarak geliştirme yapmalarını teşvik eder. Bu yaklaşım, geliştirme sürecini hızlandırır ve karmaşıklığı azaltır çünkü geliştiricilerin çoğu ayarı manuel olarak yapılandırmalarına gerek kalmaz.


Spring Framework ve Spring Boot'ta "Convention over Configuration" şu şekillerde kendini gösterir:


Varsayılan Ayarlar: Spring, birçok senaryo için mantıklı varsayılan değerler sağlar. Örneğin, bir veritabanı bağlantısı yapılandırırken, Spring Boot uygulamanızın bağlantı detaylarını otomatik olarak tespit edebilir ve bir veritabanına bağlanmak için gerekli olan varsayılan yapılandırmayı kullanır.


Annotasyon Tabanlı Yapılandırma: Spring, annotasyonlar aracılığıyla nesnelerin nasıl davranacağını belirlemeye olanak tanır. Bu, XML tabanlı yapılandırma dosyalarının kullanımını azaltır ve geliştirme sürecini hızlandırır. Örneğin, bir sınıfın bir REST kontrolörü olduğunu belirtmek için @RestController annotasyonu kullanılır.


Otomatik Yapılandırma: Spring Boot, sınıf yolu (classpath) taraması yaparak ve belirli kütüphanelerin varlığını kontrol ederek uygulamanız için otomatik yapılandırma sağlar. Bu, uygulamanıza eklenen bağımlılıklara dayanarak çalışma zamanı davranışını otomatik olarak ayarlar. Örneğin, Spring Data JPA kütüphanesi uygulamanızın sınıf yolunda bulunduğunda, Spring Boot otomatik olarak bir JPA veritabanı bağlantısı yapılandırır.


Mantıklı Varsayılan Paketleme Yapısı: Spring Boot, uygulamanızın yapılandırılmasında ve paketlenmesinde takip edilmesi gereken belirli bir dizin yapısı önerir. Bu yapı, uygulamanın kolayca paketlenmesine ve dağıtılmasına olanak tanır.


"Convention over Configuration" yaklaşımı, geliştiricilere, uygulamalarını daha hızlı bir şekilde geliştirebilmeleri için gereksiz yapılandırma iş yükünden kurtulma imkanı sunar. Bu, geliştiricilerin daha çok iş mantığına ve uygulamanın gerçek ihtiyaçlarına odaklanmalarını sağlar.



Örnek bir senaryo ve kod örneği ver


Spring Boot ile basit bir web uygulaması oluşturalım. Bu örnekte, "Convention over Configuration" yaklaşımının nasıl çalıştığını göreceğiz. Basit bir RESTful web servisi geliştireceğiz. Bu servis, HTTP GET isteği alacak ve "Hello, World!" mesajını dönecek.


Adım 1: Spring Initializr kullanarak bir Spring Boot projesi oluşturun


Spring Initializr (https://start.spring.io/) web sitesini kullanarak, aşağıdaki özelliklere sahip bir Spring Boot projesi oluşturun:


Project: Maven Project

Language: Java

Spring Boot: En son sürümü seçin

Project Metadata:

Group: com.example

Artifact: demo

Name: demo

Description: Demo project for Spring Boot

Package name: com.example.demo

Packaging: Jar

Java: 11 veya üzeri bir sürüm

Dependencies: Spring Web

Adım 2: Uygulama kodunu yazın


Projenizi IDE'nize (Örneğin, IntelliJ IDEA, Eclipse vb.) aktardıktan sonra, src/main/java/com/example/demo dizininde bir DemoApplication.java dosyası bulacaksınız. Bu, Spring Boot uygulamanızın giriş noktasıdır.


Şimdi, bir REST kontrolörü ekleyeceğiz. Bu kontrolör, bir HTTP GET isteği alacak ve bir yanıt dönecek. Yeni bir Java dosyası oluşturun ve aşağıdaki gibi kodlayın:


src/main/java/com/example/demo/HelloController.java


java

Copy code

package com.example.demo;


import org.springframework.web.bind.annotation.GetMapping;

import org.springframework.web.bind.annotation.RestController;


@RestController

public class HelloController {


    @GetMapping("/hello")

    public String sayHello() {

        return "Hello, World!";

    }

}

Bu kod, "Convention over Configuration" yaklaşımını mükemmel bir şekilde sergiler:


@RestController annotasyonu, Spring'e bu sınıfın bir REST kontrolörü olduğunu söyler. Bu, Spring'in otomatik olarak bu sınıfı bir bean olarak tanımlaması ve HTTP isteklerini yönetmesi anlamına gelir.

@GetMapping("/hello") annotasyonu, bu metodun /hello yoluyla gelen GET isteklerine yanıt verdiğini belirtir.

Adım 3: Uygulamayı çalıştırın


Uygulamanızı çalıştırın. Spring Boot, uygulamanız için bir gömülü Tomcat sunucusu başlatır ve 8080 portunda dinler.


Tarayıcınıza gidip http://localhost:8080/hello adresine gidin. "Hello, World!" mesajını görmelisiniz.


Bu örnekte, çok az yapılandırma ile çalışan bir web servisi oluşturduk. Spring Boot'un otomatik yapılandırma özellikleri sayesinde, bir web sunucusu başlatmak, uygulamayı paketlemek ve REST endpoint'leri oluşturmak için ekstra yapılandırma dosyaları yazmamız gerekmedi. Bu, "Convention over Configuration" prensibinin güçlü bir örneğidir.


Eklediğim bir bağımlılık convention over configration sağlar mı?



Evet, Spring Boot'ta eklediğiniz bağımlılıklar "Convention over Configuration" (CoC) prensibini destekleyerek otomatik yapılandırma sağlayabilir. Spring Boot, projenize eklediğiniz bağımlılıkları algılayarak uygun otomatik yapılandırmaları gerçekleştirir. Bu, geliştiricilerin uygulamalarını daha hızlı ve daha az yapılandırma ile geliştirmelerine olanak tanır.


Nasıl Çalışır?

Spring Boot'un Auto-Configuration mekanizması, spring-boot-autoconfigure paketinde bulunur. Bu paket, classpath'teki kütüphanelere göre uygulamanız için otomatik yapılandırmalar sağlar. Örneğin, projenize Spring Data JPA'yı eklerseniz, Spring Boot, bir veritabanı bağlantısı oluşturmak ve JPA repositorilerini yönetmek için gereken bean'leri otomatik olarak yapılandırabilir.


Örnek Senaryo

Projenize Spring Web bağımlılığını eklediğinizi düşünelim:


xml

Copy code

<dependency>

    <groupId>org.springframework.boot</groupId>

    <artifactId>spring-boot-starter-web</artifactId>

</dependency>

Bu bağımlılık, RESTful uygulamalar geliştirmek için gerekli olan Spring MVC ve gömülü Tomcat sunucusu gibi bağımlılıkları içerir. Spring Boot, bu bağımlılığı classpath'te algıladığında, bir web uygulaması oluşturmak için gereken yapılandırmaları otomatik olarak gerçekleştirir. Bu, aşağıdaki gibi birkaç özelliği içerir:


Gömülü bir web sunucusu (Tomcat, Jetty veya Undertow) otomatik olarak yapılandırılır ve başlatılır.

Spring MVC otomatik olarak etkinleştirilir ve HTTP isteklerini yönlendirmek için gereken bean'ler yapılandırılır.

Statik kaynaklar ve view şablonları için varsayılan yapılandırmalar etkinleştirilir.

Bu özellikler, geliştiricinin manuel olarak her birini ayarlaması gerektiği durumları ortadan kaldırır ve böylece "Convention over Configuration" prensibine uygun bir geliştirme deneyimi sağlar.


Sonuç

Bu şekilde, Spring Boot, eklenen bağımlılıklar temelinde uygulamanız için uygun otomatik yapılandırmalar sağlayarak CoC prensibini destekler. Bu, geliştirme sürecini hızlandırır ve geliştiricilerin daha fazla zamanını iş mantığına ve uygulamanın diğer önemli yönlerine ayırmalarına olanak tanır.


COC'u override edebilir miyim?


Evet, Spring Boot'ta "Convention over Configuration" (CoC) prensibini takip ederken, varsayılan otomatik yapılandırmaları override (geçersiz kılmak) mümkündür. Bu, Spring Boot'un esnekliğinin önemli bir parçasıdır ve geliştiricilere, uygulamalarının özel ihtiyaçlarını karşılamak için gerektiğinde daha fazla kontrol sağlar.


Yapılandırma Özellikleri Aracılığıyla Override Etme

Spring Boot, application.properties veya application.yml dosyaları aracılığıyla uygulama yapılandırmasını özelleştirmenize olanak tanır. Bu dosyalar, Spring Boot'un otomatik yapılandırmasını özelleştirmek için kullanılabilir. Örneğin, gömülü web sunucusunun çalışma portunu değiştirmek istiyorsanız, application.properties dosyanıza aşağıdaki gibi bir yapılandırma ekleyebilirsiniz:


Copy code

server.port=8081

Bu yapılandırma, uygulamanın 8080 yerine 8081 portunda çalışmasını sağlar.


Java Yapılandırması Aracılığıyla Override Etme

Spring Boot, Java tabanlı yapılandırma sınıfları kullanarak da otomatik yapılandırmayı geçersiz kılmanıza olanak tanır. Örneğin, otomatik yapılandırılmış bir bean'i özelleştirmek istiyorsanız, kendi @Bean tanımınızı yapılandırma sınıfınıza ekleyebilirsiniz:


java

Copy code

@Configuration

public class MyConfiguration {


    @Bean

    public SomeBean someBean() {

        // Özelleştirilmiş bean yapılandırmanız

        return new SomeBean();

    }

}

Spring Boot, aynı türdeki bir bean'i bulduğunda, sizin tarafınızdan tanımlananı otomatik yapılandırılmış olanın üzerine yazar.


Öncelik Sırası

Spring Boot'ta, yapılandırma önceliği belirli bir sıraya göre işler. Örneğin, bir yapılandırma özelliği hem application.properties dosyasında hem de bir yapılandırma sınıfında tanımlanmışsa, Java yapılandırması özellik dosyasındaki yapılandırmaya göre önceliklidir. Bu, geliştiricilere, uygulamanın farklı katmanlarında yapılandırmaları hassas bir şekilde yönetme yeteneği verir.


Sonuç

Bu esneklik, Spring Boot'u hem basit uygulamalar için uygun bir seçim yapar hem de karmaşık ve özelleştirilmiş uygulama gereksinimlerini karşılayabilecek bir platform haline getirir. Bu nedenle, Spring Boot'ta CoC yaklaşımını takip etmek, uygulamanızın geliştirme sürecini hızlandırırken, gerektiğinde detaylı yapılandırma seçenekleri sunar.








Apache Kafka 101 - 19 Video - Türkçe Altyazı

 


Rastgele İçerik

DonanımHaber

© tüm hakları saklıdır
made with by templateszoo